16 Kasım 2017 Perşembe

Altı üstü bir takım işte!


Forzalı olmak, bana ait gibi görünen diğer birçok şey gibi, benim isteğimle gerçekleşmiş değil. Takım tutmanın, bir izahı da yok zaten. Takım tutmak, bildiğin, gönül işi. İnsan, kime âşık olacağını seçemediği gibi, hangi takımı tutacağına da karar veremiyor.

Son maçlarda kaybedilen puanlar, dört küsur senedir Karşı Lig Kupası’nı alamamak, sahada, kale hariç bir türlü boy gösterememek, kendi  futbol sürecimin hemen her anına kazılı ileride oynama isteği… kafama huniyi takana kadarmış… Acı çektik, acıları hep bize kendimize, mutlu olduk mutlulukları hep bize herkese fatura ettik, bizim hesabımıza yazıldı bütün olan bitenler!

Mağlup olan bir takım nasıl güler, yenik olanla bu denli empati. Forzalılık da, Forza da sürekli galip olmaktan ötürü sabrı zorlayan bir mutluluk işi yensen de yenilsen de hatta köşende oturup seyretsen de. Ama dedim ya, bu takımı  sevmenin bir izahı yok. Gönül işi bu, gönül… Bol seretoninli serüven.

Çocukken her şey güllük gülistanlık. Gerçeklerin, kurulan hayallerle kurduğu bağ başka bir şeye dönüşür ergenlikte. Hayatta kalmak için, mücadele etmek gerektiğine şahit olmanın o ağır yükü biner omuzlarına. Ama işte, yani bir şeyin parçası olmanın heyecanı; sevgiyle kurulmuş bir takımı paylaşmanın güzel  aidiyetine dönüştü, ona yakışan herşeyi, ‘şıp’ diye anlar, görür ve konumlanırsın.

Bu bahsettiğim aidiyetin kutsanması değil. Bu takımlı olmak, bu takımda olmak değil aslında sana uymasada, altına imza atmaktır pratiğinin, dünyalı olmak gibi bir duygu. Her maça çıktığınızda, sonuçtan her zaman emin olduğunuz bir süreç başlar sizin için.
Gülün -ister dans edin ister “için”!- her daim size ait olduğunu anlarsınız, gülen yüzlerin.

Doğruya aç ve durmadan onu arayan. Bu denli anlayan, bu denli birbirine temas eden bir takım, Bu benimle yada ilişki kurduğum şeyle ilgili bir durum değil, kesinlikle bizimle dünyayla ilgili. Bir mümkünün parçası olarak yaşamak, nefes almak demek! Bu açıdan bu takımlı olmak, ‘bütün mümkünlerin kıyısında’ yaşamak gibi! Hiç bir türlü mağlup edilemeyeceğiniz hissi, bütün karanlığı bastıracak denli güçlü.

Bu duygu, elbette sahici bir duygu! Bir kaleci, takımı gol kaçırdığında ne kadar duygulanırsa, o kadar işte! Kendi adıma, takımımın adaletin yerini bulmasını arzu eden insanlardan oluşması, merhametin, vicdanın tarafı olması. Maçı değil insanı kazanmayı merkezine koyması en büyük şampiyonluk  ve bu benim için özel!

Ben bu oyunun içinde futbolla sınırlayamayacağımız kadar büyük güzellikler gördüm. Ki duyup da, “hadi oradan!” diyenlerin sayısının oldukça çok olduğu bir bağ! Takımca bildiğimiz tüm yanlışlarla yüzleşebiliriz!  

Forzalı olmak, zorlu bir maraton. Koşarken sürekli öğren, düşerken ayrı kalkarken ayrı. Takımım diye demiyorum, diğer bütün takımların ortak takımı olmaya aday. Başarılarımız ve başarısızlıklarımız mercek altında. Halbuki, altı üstü bir takım işte!  Bu kadar büyütülecek bir şey de yoktur aslında, ama vardır da, bence bu yazma işi çok iyi oldu çokta güzel oldu? Şimdi mesela ortalığı çok fena karıştırdılar yazın diyerek, ha herkesin arasında bir fark kaldı, o farkınan çok da güzel oldu meselam, herkesin yazdığına kimse karışamaz, ha nasıl karışamaz, onu bende bilmiyorum. Bildiğim istediğim tek şey.

Bazen saha içi/dışı, pozisyon tekrarlarına gerek duymaksızın, öpelim mi birbirimizi?

Özgür Dünya


14 Kasım 2017 Salı

Gerçek Galibiyet


Maç olduğu günler hava daha bir sıcak oluyor sanki. Bugün 12 Kasım Pazar. Bizim takımın keyfi yerinde. Saat 4'te bir araya gelip konuşmaya başladık. Toplantımıza 1 kedi, özlemle beklediğimiz Toprak ve bazı Forzalı deliler katıldı. Sanırım birbirimizi fazla özlemiş olmalıyız ki ciddi konuları konuşmaya fırsat bulamadık:) Takvim’i konuşabilseydik iyiydi, deli deliyi görünce ciddiyet güme gidiyor.

Maç öncesi Yücel’in bize yaptırdığı ısınma hareketlerinden sonra saatler 17.30 olduğunda ilk defa yeşil formalarını yakından göreceğimiz Karaköy İdman Yurdu ile karşılaşmamız başladı. Kaç kadın oynayacaklarını sorarak gelen tüm kadın oyuncularımızı sahaya aldık.  İki köylü takım başladık topla oynamaya. Karaköy’ün yedeklerinin tamamı kadındı ve bundan mütevellit karşının köylüsü, nezdimizde, ligin medar-ı iftiharıydı.

Ortada geçen maçta her iki takım adeta birbirini ölçmeye çalışarak geçirdi ilk dakikalarını. Ağları ilk bizim takım havalandırdı. Karaköy İdman Yurdu iyi paslaşıp kalemize doğru akınlar yapıyordu. Buket iki kişinin arasından mükemmel bir ara pasla topu Efe ile buluşturmaya çalıştığında yedek kulübemiz pasın güzelliğine alkış tuttu. Bir de Efe yetişebileydi, çok harika bir gol izleyebilirdik. Umarım kalecimiz okumaz bunu J

İlk yarısı 3-3 biten karşılaşmada oyuncu değişikliği yaptık. Karaköy İdman Yurdu daha uzun bir ara değerlendirme yaptı. Kim bilir hangi taktikleri konuştular.  Devre oldu. Hava ılık, karaköy taraftarı bıdıktı. Başka bir taraftar da mümkündü belli ki...

İkinci yarıya yeşiller biraz yorgun başladılar. Bizim moruniler değişiklik yaptılar. Çok uzun bir süre eşitlik bozulmadı. Karşılıklı kaçan goller vardı. Morlar biraz daha ataktı. Bu sezon 2. penaltımızı kullandık. Nur, topu kaleciye nişanlayınca eşitlik bozulmadı. Sanki beraberliğe yazgılı bir maçtı.  Çok çekişmeli bir maç oluyordu. Her iki takımda dengeyi bozmak istiyordu, her iki takım da mücadeleciydi. Fakat oyunu daraltıp ataklar yaparak bir gol atabildik. Golden sonra yeşiller savunmayı bırakıp hücum hattına yoğunlaştılar. Bir ara gözümüze çok kalabalık geldiler. Tehlikeli ataklar yaptılar. Orta sahanın biraz ilerisinde güzel paslaşarak ağları birçok kere daha havalandırdık. Oyun içinde birçok oyuncumuz mevkisi dışında bir yerlerde oynama şansı yakaladı. İki takımın da kadın-erkek dengesini bozmaması bizi daha da neşelendirdi. Maç içinde sertlik yaşanmaması, karşılıklı takılmacalar, gülen yüzler güzel bir pazar yaşanmasına neden oldu. Maç bittiğinde herkes çok eğlenmişti. Zaten gerçek galibiyet yüzlerdeki gülümseme değil miydi?:))

Maça başlamadan Karşı Lig klasiği olan iki takımın birlikte fotoğraf çekme seramonisini unuttuk. Ama eşkaptanımız Ceren unutmaz, hemen her iki takımı da organize edip bu fotoğrafı çektirdik. Buraya, zaman eskitmesin diye bırakıyoruz.

Maçtan soyunma odalarına yol alındığında Karaköy İdman Yurdu’ndan “Tam beklediğimiz gibi bir maçtı. Bence dostluk maçı da yapalım. ” yorumu da geldi. İnsan o an için başka ne isterdi ki. Yendik mii, yenildik mi kimin umurunda:) Mutluyduk.

Takımımız adına yapılan antrenmanların işe yaradığını görmek, maç sırasında takım olarak birlikte hareket etmek ne güzeldir. Maçı tellerin ardından izlemek, Toprak gibi izlemekti hayatı. Tellerin ardında Ana karnında gibi güvendesin, maç esnasında top çarpma, yaralanma ihtimalin yok ama oyuna dahil olmak konusunda karşı konulmaz bir istek var. Kabına sığmıyor, dahil olmak istiyorsun oyuna. Ve kazanmak istiyorsun! Kazanırsan eğer sevincine dünyayı katmak istiyorsun, kaybedersek de canımız sağolsun.
Karaköy İdman Yurdu, ligimizin yeni takımı. Lig’e katılmaya  karar verdiklerinde çok sevinmiş ve kesinlikle aramızda olmalılar demiş, çaba da sarfetmiştik. Ligin ilk hafta maçlarında yeşilleri gözlemliyor, fırsat buldukça konuşmaya çalışıyorduk. Ama sahada birlikte oynamak biraz daha yakından tanımamıza neden oldu. Zaten insan insanı oyunda tanımaz mı? Karaköy İdman Yurdu güzel bir takım, iyi ki gelmişler. Futbol vesilesiyle bir araya geldik, tanışma duraklarından ilkiydi maçımız. Futbolun dışında da dayanışma duraklarında karşılaşmak umuduyla.

Yüzler gülüyordu. Bir delinin de dediği gibi; “Zaten gerçek galibiyet yüzlerdeki gülümseme değil miydi?:))



Forza Yeldeğirmeni





10 Kasım 2017 Cuma

Karşı Radyo - Forza Yeldeğirmeni

4. hafta maçımızı geride bıraktık.
Karşı Radyo ile eğlendik, güzel oyun oynadık ve anlamlı bir Karşı Lig haftasını daha geride bıraktık.


Basın'da "Hayvanların Hakları vardır" Haberleri

"Hayvanların Hakları vardır"

http://veganlik.org/karsi-lig-sahada/

http://t24.com.tr/haber/karsi-ligde-4-hafta-hayvanlarin-haklari-vardir,482285

http://www.diken.com.tr/karsi-ligde-takimlar-hayvanlarin-haklari-vardir-diyerek-sahaya-cikiyor/

https://www.evrensel.net/haber/337113/karsi-lig-4-haftasinda-hayvanlarin-haklari-vardir-diyecek

http://www.demokrathaber.org/spor/karsi-lig-4-hafta-konsepti-hayvanlarin-haklari-vardir-h92205.html

https://yesilofke.com/genel/karsi-lig-4-hafta-konsepti-hayvanlarin-haklari-vardir/

http://siyasihaber3.org/karsi-lig-4-haftasinda-hayvanlarin-haklari-vardir-konseptiyle-oynaniyor

Karşı Lig Sözü Hayvanlara Bırakıyor! (6) Davşan


Naber Cınım,

Beni seveniniz çoktur eminim. Çizgi filmlerden aşinasınızdır. Tatlı mı tatlıyım. Havuç yerim, zıplarım, yokuşu hızlı çıkarım, tüylerime dokunmaktan çok hoşlanırsınız, kulaklarım uzundur ve bana baktığınızda gözlerinizin içi güler. 

‘Aaiiyyyyy’ dediğinizi duyar gibiyim.

Peki kürküm için canlı canlı tüylerim yolunurken beni izleyeniniz var mı? Üzerimde yapılan deneylerin bende yarattığı acıyı göreniniz var mı? Ya da beni gözlerime kör olacağım derecede ışık tutulup sadece “spor” olsun diye öldürülürken göreniniz var mı ?

İnanın bunları yaşarken o kadar da sevimli görünmüyorum. Ya da bilmiyorum ki. Ölüyorum genelde. Yani sırf sizin sıcak kalmanız ve şık görünmeniz için.. Başka ne için olabilir ki.. 😉

Neden mi bunlar yaşanıyor? İnsanlar hayatları boyunca mutlu olmak ve mutlu etmek için birliktelikler kuruyor. Kast ettiğim yalnızca iki kişinin mutluluğu değil. Çevrenizdeki dostların, ailelerin ve onları sarmalayan tüm dünyanın mutluluğu!

Bizler de doğal seleksiyonu devam ettirmek için birliktelikler kuruyoruz..

Neden bu kadar güzel bir amaca, bir zulmü bulaştırıyorsunuz? Kürklü hediyeler uğruna, çiftliklerde binlerce yeni hayvanın hapsedilmesine sebep olduğunuzun farkında mısınız? Bazılarımız ise şanslı bir bakıma... Doğduğu günden itibaren güneş ışığı görmeyen, toprakta tozu dumana karıştırmayan, ormanda temiz oksijeni burnuna iki defa çekme şansı olmayan dostlarım var. Oysa ki nefes almak çok güzel değil mi?

Bizlerin neden “Zıplayıp zıplayıp durup düşündüğümüzü ve tekrardan zıplamaya devam ettiğimizi” anlayabildiğinizi görür gibiyim. Bizler yapıyoruz, hem de çok güzel oluyor. Şu halde birşeyi “anlamak’’ için önce “durmak” lazım! Bir durun ve anlamaya çalışın...

Bir Şeyi "Anlamak" İçin Neden Önce Bir "Durmak" Gerekiyor?

Eng: Understand,

Ger: Verstehen

Greek: Episteme

Tr: Durup düşünmek

Davşanlar

#HayvanlarınHaklarıVardır #TürcülüğeHayır#HayvanSömürüsüneSon
#DünyaVeganGünü


Karşı Lig

Karşı Lig Sözü Hayvanlara Bırakıyor! (5) At

Merhaba ben at,
Çok güçlü ve hızlı olduğumu herkes bilir.
Ama sanırım herkesin bilmediği bir şey var; ben sizi veya eşyalarınızı sırtımda taşımak istemiyorum.
Ben sadece eğleneceksiniz diye hipodromlarda kendi türlerimle yarışmak istemiyorum.
Gem dediğiniz şeyi ağzıma takarak beni köleleştirmenizi istemiyorum.
Ne kadar asil olduğumu söyler durursunuz. Ne koşullarda yaşadığımı ve açlıktan, susuzluktan, hiç hak etmediğim yorgunluktan nasıl öldüğümü bilmenizi istedim.
Belki bu güne kadar ben ve arkadaşlarımla hiç empati kurmadınız, bizi düşünmediniz ama bugün yeni bir başlangıç yapabilir miyiz dersiniz?
Merhaba ben at.

Karşı Lig Sözü Hayvanlara Bırakıyor! (4) Tavuk

Merhaba ben tavuk,
Gözlerden uzak, kocaman bir çiftlikte yaşıyorum. Yaşadığım çiftlikte, hayattan zevk almak oldukça zor. Hızlı bir şekilde büyüyebilmem için bana antibiyotik veriyorlar ve yapay bir aydınlatmaya maruz bırakıyorlar. Güneşi hiç görmedim. Temiz havada dilediğimce koşmak nasıldır bilmiyorum. Kümesimiz çok küçük. Burada adım atacak yer bulamadığımdan kemiklerim bile gelişemiyor. Kendimi kötü hissediyorum. Her yer pis ve havasız.
Burada olmak bana iyi gelmiyor.
Bugün hayatımın 44. günü.
Özgür arkadaşlarım 10 sene yaşayabiliyorlar ama ben yarın köri sosuna bulanabilmek için öldürüleceğim..

#HayvanlarınHaklarıVardır #TürcülüğeHayır#HayvanSömürüsüneSon
#DünyaVeganGünü


Karşı Lig

Karşı Lig Sözü Hayvanlara Bırakıyor! (3) İnek

Merhaba ben inek,
Size özgürce yaşadığım bir hayatın resmini çizmek isterdim. Ben yemyeşil çimlerde gezip dolaşmak, güneşin altında otlamak isterim. Biliyorum televizyonlarınızda izlediğiniz reklamlarda mutlu olduğumu sanıyorsunuz. Zihninizde ben “gülen” ineğim.
Ancak ben bir kadınım. Beni sizden ayıran ne mi öyleyse? Ben insanlar tarafından köleleştirilmiş bir kadınım. Çiftleştiğim zaman yavrularım olur ve bir anne olarak yavrularımı beslemek için süt salgılarım. İnsanlar ise sütümü içmek için, endüstri haline getirmek için ömrüm boyunca bana suni tohumlama denen işkenceyi uyguluyorlar. Maymun deneylerinde de kullanılan tecavüz askısını üzerime geçirip hareket etmem engellendikten sonra boğadan aldıkları spermi metal bir alet ile vajinama sokuyorlar. Buna da suni tohumlama adını veriyorlar.

Ben doğal yollarla 25 yıl yaşayacağım ömrümü, daha çok süt vermem için oynanan genlerimle ancak 5 yıl yaşayabiliyor, bu süreyi de yavrularımdan koparılarak depresyon ve fiziksel acı içinde geçiriyorum. Ben gülemiyorum…

Dişi doğan bebeklerim benimle aynı acıları çekerken erkek bebeklerim ise kısacık ömürlerini annelerinden ayrı, sevgiden ve merhametten yoksun, küçüçük kafeslere konulup kendi pislikleri içinde hareketsizce geçiriyorlar. Birkaç ay sonra da soslarla süslenmiş tabaklarda parça parça insanların önüne sunuluyorlar.
Peki sorarım size, birbirimize bu kadar benzerken, böyle yaşamak bizim kaderimiz mi?

#HayvanlarınHaklarıVardır #TürcülüğeHayır#HayvanSömürüsüneSon
#DünyaVeganGünü


Karşı Lig

Karşı Lig Sözü Hayvanlara Bırakıyor! (2) Köpek


Tek bir vahşi soydan resmi olarak 300 farklı çeşidimiz var. Evrimin en net kanıtı biz olabiliriz.
Selam, ben köpek.
Her canlı gibi benim de özgür olmaya hakkım var. Ama evcilleştirildiğim andan itibaren özgür değilim. Doğal yaşamda olsam eğer başımın çaresine bakabilirdim sanırım.
Sokaklar evcilleştirilmiş/köleleştirilmiş bir canlı için çok acımasız.
Evet, sizin ırkınız dışındaki tüm canlılar maalesef sizin köleniz. Köleleştirdiniz. Tasmam var. İpi elinizde. Elinizde olan bir başka şey de kendiniz dışındaki canlıları da sevebilmeniz. Tek istediğim sevgi ; başımı, karnımı, kulaklarımın arkasını okşamanız…
Hrrrr….
Yok yok. Sizi ısırmam merak etmeyin.
En iyi dostunuz olabilirim. Benim için böyle söylediğiniz de oluyor ama çok sevdiğiniz gibi nefret söylemlerinizde, türcü küfürleriniz içerisinde de kullanabiliyorsunuz beni.
Bu gerçekten çok garip.
Sadece artık bizi rahat bırakın; itip kakmayın, dövmeyin, zehirlemeyin, tecavüz etmeyin, yemeyin, bir yerlere kapatıp unutup gitmeyin, estetik kaygılarınız için uzuvlarımızı kesip durmayın ve “arzuladığınız” biçimde olmamız için iç melezleme yönteminden vazgeçin.
Sayımız yeterince fazla değil mi?
Bakamadığınızda bizleri terk ediyorsunuz, dediğim gibi sokaklarda yaşamak, her canlı için olduğu gibi, bizim için de çok zor. Serseri olup çıkıyoruz, bu kez kendi güvenliğiniz için bizleri topluyor barınaklara koyuyorsunuz. Ama orada da bakımsızlıktan, gıdasızlıktan ölüyoruz.
Canlıyız. Yaşamaya hakkımız var!
Bir tavsiyede bulunmam gerekirse, naçizane;
Yeni türler yaratmak yerine şu anda var olanlarımız için sağlık ve yaşam koşullarını artırmaya odaklanın.
Hav.

#HayvanlarınHaklarıVardır #TürcülüğeHayır#HayvanSömürüsüneSon
#DünyaVeganGünü


Karşı Lig

Karşı Lig Sözü Hayvanlara Bırakıyor! Kaz


Merhaba ben kaz,

Taaa uzaklardan geliyorsunuz Kars’a etim için. Döndüğünüzde “Kars’ta mutlaka kaz ye” dediğinizi duyar gibiyim. Etim yağlıymış. Ciğerlerim tereyağlı kavrulunca rakı mezesi olarak güzel gidermiş. Kaz geceleri bile düzenleyenleriniz varmış.

Tüyümden yastık, yatak, yorgan, minder, kayak kıyafeti elde edilirmiş.

Bir ara dünya kupasında maskot olarak kullanılmışım. En iyi bekçi köpeğinden daha iyi uyarıcı olduğum söylenmiş. Koyun kardeşlerimi sürmem için kullanılmışım.


Biz kazlar, 10 bin metre yükseklikte -40 derecede, 1500 km uçabiliriz. Grup halinde yaşarız, uçarken V şeklinde hareket ederiz. Başta gidenimiz yorulunca en arkaya geçer. En öne, bir başkası geçer "liderliği paylaşmak" deriz buna ve zor işleri dönüşümlü yaparız.


Komşu kazlarla karışmamam için ayaklarımdaki perdeler kesilir yada delinerek işaretler konur. Kesilen kanatlarımın uç kısımları toz almak için kullanılır. Yavrularım dünya tatlısıdır, baka baka doyamazsınız.


Hızlı koşabilirim, ısırınca çok can yakarım, insanlara tek kötü davranışım budur. Onlar da delirtmesin beni.


Yüksekte uçtuğum için Gök tanrısı Tengri’ye yakın olarak bilinip kutsallaştırılmışım, birçok uygarlığa mitolojik kaynaklık etmişim, İda dağlarının yeni ismiyim. Eski Mısır'da bekçi köpeği niyetine kullanılmışım.


Bana dair pek çok deyim ve atasözü uydurmuşsunuz. “Kaz gibi yolarım seni, Çevir kazı yanmasın, Kaz tüyü kadar yumuşak, Kaz gelecek yerden tavuk esirgenmez, Kaz kafalı, Kazın ayağı öyle değil” Dilinizi değiştirin yoksa ısırırım.


Bizim V uçuşumuz sizde zafer işaretiymiş, o zaman zafer işaretinin anlamı türlerin eşitliğine kadar genişlesin.


Tüyümüz kadar yumuşak olun, bırakın da yaşayalım…

#HayvanlarınHaklarıVardır 

#TürcülüğeHayır#HayvanSömürüsüneSon
#DünyaVeganGünü


Karşı Lig

Hayvanların Hakları Vardır!


İnsan ve hayvan arasındaki eşitsiz ve etik olmayan ilişkinin süregitmesi neredeyse kanıksanmış bir durum. İnsan dışı hayvanlara yaklaşımımız ve davranışımızın sorgulanması çok önemli bir konu haline gelmiş bulunuyor. İnsanın kendine ayna tutmasının tam zamanı!

Diğer canlıların yaşam alanını işgal ediyor, onları deneylerde kullanıyor, etleri ve kürkleri için yetiştiripöldürüyor, petshoplarda satıyor, ticaret konusu yapıyor, eğlence alanında kullanıyoruz. Hayvanat bahçeleri yapıyor, mezbahalar açıyoruz. Hayvanlara olmadık sıkıntılar yaşatıyor, kıyımlara tabi tutuyor, esir alıyor, esaret altında yaşatıyoruz. Etinden, sütünden, yumurtasından, derisinden, yününden, balında faydalanıyor, yük ve taşıma aracı olarak kullanıyor, kötü muameleye maruz kalmalarına zemin hazırlıyoruz.

Bu duruma, hayvanları istediğimiz gibi kullanmanın yarattığı kötülüğün ötesinde, insanların altına girmiş olduğu ağır bir maliyet de diyebiliriz. Şiddetten ve kan kokusundan başı dönmenin maliyeti bu. Gezegendeki her şeyin hoyratça denetim altına alınması ve sorgusuz sualsiz her şeyden en iyi şekilde faydalanma kültürünün normal kabul edilmesi, açgözlülükle kaynakların insafsızca kullanılması, ekolojik dengedeki yarıkların açılması giderek evrensel problemler haline geliyor. Türümüzün saldırgan halleri, diğer canlılara saygı duymaması, insanlar arasındaki eşitsizliğin ve şiddetin de normalleşmesine yol açıyor. Birbirimize karşı uyguladığımız şiddet, hayvanlara karşı uyguladığımız şiddetle yakından ilişkili. Hayvanların köle gibi kullanılması bizim kölelik zincirlerimizi de pekiştiren cinsten.

Hayvan kullanımının en yalın gerekçeleri; “tatlarının iyi olması”, hayvansal gıda yemeye alışkın olmamız ve kolay ulaşılmalarıdır. Gerçekten de hayvan kullanımımızın %99’u bariz biçimde keyfîdir. Oysaki normal bir düşünme bize hayvanların yaşama hakkı dahil olmak üzere pek çok hakkının varlığını düşündürtür. Bizim gibi hissedebilen, acı çekebilen türlerin varlıklarının devam etmesi önemlidir. Duygulara sahip olan, oynayan, üzülen, sevinen, karakteri olan varlıkların haklarına sahip çıkılması ve temel haklarının savunulması gerekmektedir. Hayvanların yaşama, beslenme, kendi türünü devam ettirme hakları vardır ve bu hak gasp edilemez.





Öncelikle hayvanların, başkalarına kaynak teşkil etmeme ve insana mülk olmama hakları vardır.



Elbette ki hayvanları kendi menfaatlerimiz için kullanırken geliştirdiğimiz argümanların çoğunun sorgulanması gerekmektedir. Doğanın insanlara sunduğu müthiş zenginliğin ve çeşitliliğin içinde hayvanları sömürmeden sağlıklı bireyler olamayacağımız düşüncesi, içine doğduğumuz toplumun normlarına boyun eğmekten başka bir şey değildir. Sömürüsüz, sağlıklı, adil bir yaşam mümkündür. Çoğumuz hayvan sömürüsünü yanlış bulmamıza rağmen yaşamımızı dönüştürecek adımları atmakta zorlanırız. Ancak hayvanların adeta bizim ihtiyaçlarımızı gidermek için yaratıldığı efsanesini sorgulamamız ve düşünce dünyamızı değiştirerek hayatımıza yeni pratikler katmaya çalışmamız öncelikli olarak atılması gereken zaruri adımlardır.

Bütün hayvanlar yaşam önünde eşit doğarlar ve var olma, saygı görme hakkına sahiptirler. Hiçbir hayvana kötü, acımasız ve zalimce davranılamaz. İnsan, diğer hayvanları yok edemez, sömüremez. Türcülüğe karşı olmamız tüm ayrımcılıklara karşı olmamızı gerektirdiğinden hayvan hakları hareketinin toplumsal hayat içinde görünürlüğünü arttırmak hâlihazırda sürdürmekte olduğumuz mücadeleler açısından son derece önemlidir.

Şiddetsiz ve ayrımsız bir dünya kurmanın mümkün olduğunu düşünen Karşı Lig, 4. hafta maçlarını hayvan özgürlüğüne adıyor.
#HayvanlarınHaklarıVardır
#TürcülüğeHayır
#HayvanŞiddetineSon
#DünyaVeganGünü




Karşı Lig

Bugün 1 Kasım Dünya Vegan Günü !

Bugün 1 Kasım Dünya Vegan Günü ! 
Her yıl tüm dünyada Kasım ayının başında organize edilen Dünya Vegan Günü kapsamında yapılacak etkinliklere Karşı Lig olarak biz de katılıyoruz. Ligin 4. haftasında konseptimizi “Hayvanların Hakları Vardır” olarak belirledik. 

Hayatın her alanında, futbolda, sahalarda, sokakta hayvanlara yönelik ayrımcılık ve şiddet içeren davranışlara, söylemlere karşı sessiz kalmak istemeyen herkesi görsellerini, afişlerini, sloganlarını hashtagler ile sosyal medyadan duyurarak türcülüğe karşı ses çıkarmaya davet ediyoruz.

5 Kasım günü Kalamış'ta dovizlerimizle, pankartlarımızla ve tüm renklerimizle "Hayvanların Hakları Vardır!" demek için sahadayız, bir aradayız!

#HayvanlarınHaklarıVardır

#TürcülüğeHayır

#HayvanSömürüsüneSon

#DünyaVeganGünü


Karşı Lig

Dünya Vegan Gününde Logomuz

1 Kasım Dünya Vegan Günü kutlu olsun!
#1KasımDünyaVeganGünü #WorldVeganDay#DünyaVeganGünü


Antreman’a Başlarken

Antreman’a Başlarken

Takımda giderek tatlı bir kalabalıklaşma yaşanıyor. Her oyuncunun Karşı Lig’de pazar maçlarında oynama süresi kısalıyor. Oyuncuların birbirini tanıması gerekiyor, haftada 25 dakika yetmiyor, enerji boşalmıyor, Lig maçları nasıl sonuçlanırsa sonuçlansın bıraktığı tat farklı. Olayın içinde olmak, top peşinde koşmak, yedek kalmak, sahanın kenarında heyecan duymak ayrıca bir güzel. Ama kondisyon zayıf, Kuzguncuk bozgunu yeni yollar aranmasına sebep oluyor. 
Antreman yapalım önerisi tam mutabakatla karar haline geliyor. 
Tolga hemen kolları sıvıyor. Kalamış, Caferağa ve Haydarpaşa 0yyy sadece Haydarpaşa’daki halı saha uygun. Kime hangi gün uyuyor anketi yapılıyor. Perşembe uygun geliyor. Saha ayarlanıyor. 

Şule "Aslında daha önceden idmanlar yapmış bir iki arkadaş mesela Yücel, Kadim, Serdar yarım saatlik sıkı bir idman programı ile gelme şansları veya vakitleri olursa yapabilirler mi" ardından ekliyor, 
"Bende 1 TOP var ama birkaç kaç TOP gerekecek onu da ayarlarsak verimli şeyler olabilir gibi" 4 top bulunuyor derken 
Ceren giriyor topa “ idman programından naçizane taleplerim 1) kademeli oyuncu tutmayı öğrenmek (şule’nin bahsettiği), 2) kolay yoldan çalım teknikleri, 3) bol paslaşarak topu kaleyle buluşturma” önerilerine 
Yücel “Bunu yapabilmek için insanlar çocukluktan itibaren 10 sene çalışıyorlar 
Ceren “ çok azıcık geç kalmışız”
Emrah “hafiften başlayalım, ağıra doğru gidelim” 
( eşkaptan hemen müdahale eder)
Yücel “ Sevgili Forza Yeldeğirmeni futbol takımının çok değerli sporcuları ; perşembe günkü antrenman programımız sırasıyla şu şekildedir : 10 dakika hafif tempolu ısınma koşusu - 10 dakika ortada sıçan - 10 dakika pas/şut çalışması - 20 dakika maç, son 10 dakikamız da açma germe / soğuma . program bu şekildedir eleştirisi olan varsa buyursun. saygılar sevgiler. iyi haftalar.

Şule : Süpersiniz her hafta 1 tane de taktik çalışır miyiz ( 5 dakikalık ) korner gibi yada iki kişi insan egale ederek hücuma çıkma vs gibi . Aklımızda dursun bilelim ama sonra deneyelim gibi

Çılga , “Bana da bir ara sağ back ne yapıyor, ne yapmalı, ne yapmamalıyı anlatırsanız çok güzel olur:))”

Derken antrenman başlıyor. 
Önce hafif tempolu bir koşu. Tempo hızlanıp alçalırken birkaç tur sonra dökülmeler başlıyor, malum iş çıkışı arkadaşlar yorgun. 
FY’de zorlama olmaz. 
Antrenmana ilgi yoğun, sayımız 12.
Geç gelenler ve yorulmayanlar birkaç tur daha atıyorlar.
Sıra geliyor açma-germe hareketlerine. Isınan kaslarımızı gevşetmek düsturuyla vücudumuzu açmaya çalıştırıyoruz. Maşşşallah bağzı arkadaşlar lastik gibi. Pambık gibi buludlar. 
İki kişi eşleşip çapraz pas yapıp kaleye şut atılıyor. 10 dakika sürüyor. 
*Fazla topumuz var allahtan.
İkili gruba ayrılıp ortada sıçan oynuyoruz. Top hâkimiyetini, birkaç saniye içinde karar vermeyi kuvvetlendirmeye dönük bir pratik. Terlemeler başlıyor. 
Tekrar ikili gruba ayrılıp 20-25 dakika çift kale maç yapıyoruz. Belirli bir tempoda devam eden antrenmanın temposu yükseliyor, konuşmalar artıyor, pas istemeler, boş alandayken pas at nidaları yükseliyor, çığlıklar artıyor. Goller, kaçan goller hareketler, çalımlar, takılmacalar, bir iki şut denemesi. 
Herkesin oyuna katılması yönünde bir çaba var, acemilikler, güzel son vuruşlar.
Maç bitiyor.
Minyatür iki kale kuruluyor, sahanın yarısını kullanarak kalabalık içinde pas yapma çalışması ile bitiyor. Bir ara takımın bir tanesi tiki takaya bağlıyor.
Bizim antrenmanımızdan sonra maç olmadığı için 15 dakika fazla kalmışız. 
Şimdi fotoğraf çektiriyoruz.
Alakır’da yaşayan canlara adıyoruz antrenmanımızı. 
Biraz yorulmuş topçular olarak pankartın arkasına geçiyoruz .
#DirenAlakır pankartının arkasında Merve’nin deklanşörüne bakıyoruz terli.
Pankartı toplayıp sahanın ve soyunma odalarının ortasındaki masanın etrafındaki sandalyelerde oturuyoruz. Kıyafetlerini değiştirenler soyunma odasına yürürken, su ve sigara içiliyor. Yok yok sigara serbest 
Ufak bir antrenman değerlendirmesi yapıyoruz. Genel olarak katılımcılar memnun. 
Umut “Güzel bir antrenman oldu ama çok erkek var” diyor. 
( gülüşmeler)

Saha görevlisi “taze çay yaptım, içer misiniz?”. 
Şu an daha sevindirici bir soru olamazdı. Çay içerken gelecek haftaya aynı saatte tekrar gelme konusunda anlaşarak evlerin yolunu tutuyoruz.
Antreman anları neşeli anlar, güzel karşılaşmaların vakti, kendimize, bedenimize zaman ayırmanın, rahatlamanın, işyerindeki gerginliklerden azıcık da olsa uzaklaşmanın kapısı. Belli bir programa sadık kalsak da amacımız pazar maçlarına hazırlanmaktan öte o an haz duyabilmek, birlikte oynamak, zihinsel yakınlaşmalar sağlamak. En iyisi doğaçlamanın seyrek yağmurlarında koşmak… 
Devamı
Gelecek antrenmandan sonra…



Famsızlar'a Açık Mektup

Famsızlar'a Açık Mektup

Hava açık hala kısa kollu giyebildiğimiz, saha kenarından tatlış tatlış maçları izleyebildiğimiz, çekirdek çitleleyebildiğimiz bir günde yine yanıbaşınızdaydık...
Yeni formalarınız 'famsız' kelimesine uygun, kalecinin '0' formasına da vurulduk.
Famsızlar ile Fahrenayt 451 'in güzel futbolunda izledik sizi ve düşündük ki;

Yeni transferleriniz göz dolduruyordu, kadın oyuncularınız hevesli ve idmanlı, takımdaki uzaktan şut atma ısrarı kalkmış, paslı oyun gelmiş, baktık izledik , yine baktık, bakmalara doyamadık.

Maç tempolu başladı, acaba kim alır üzerine bahisler oynadık, iki takım da heyecanlı ve hevesliydi, izlemesi çok keyifliydi. Özellikle bir kaç fark öne geçince tempoyu düşürmeniz daha çok pas yapmanız, takımdaki herkesin oyuna aktif katılımı geçen sezonlara göre çok farklıydı ve göz dolduruyordu. Sanki takımın mayası tutmuş, herkesin rengi gelmiş, güzel bir maç izlettiniz bize. Hele ki kaleci ile karşı kaşı ya kalan Serkan'ın yandan hızla gelen forma adı 'Aslı' yı görüp şık pasını verip Aslı'nın köşeye golünü hatıramıza kazıdık.

Teşekkür etme ve heyecanınızı paylaştığımızı bilmenizi, katettiğiniz yolda tam desteğimizle yanınızda olduğumuzu bilmenizi istedik, yandan çekirdeğe devam ederken gelecek hafta maçınızı yeni çekirdek paketi ile bekleyeceğiz.

Sevgilerimizle...

Forza Yeldeğirmeni



Cafer İdman Yurdu ile biraz nostalji

Sevgili Cafer İdman Yurdu yarın yine güzel bir karşılaşma olacak, ama önce biraz nostalji 
Sizinle birlikte bağırdık sokaklarda ‘Reddet işgal et yeniden inşa et!’ diye,
Mahalle evindeki Elif Çermik kütüphanesini birlikte düzenledik,
Yeri geldi bahçede temizlik yaptık yeri geldi ‘sıkıcı’ toplantılar…
Çiçek Abbasla Şakir gibiydik biz, hep atışan ama ayrı da kalamayan,
Birlikte duran, birlikte eğlenen, birlikte direnen…
Biz diyoruz ki; Şimdi yeniden direnişte, yeni olanı örmede birlik olma zamanı;
Canım komşum şu an görüyoruz ki; devlet aklı hiç değişmiyor ve insana dair ne güzelleştirilmeye çalışılırsa, hemen gelip onu bozuyor çünkü birbirimize dokununca kendine itaat etmeyeceğimizi biliyor ve de evde sıcak çay eşliğinde abartıya giden bir muhabbette ‘dünyayı kurtaracağımızı(!)’, üretilen bir atölyede birlikte nefes almayı öğrendiğimizi, insan olmaya dair verdiğimiz politik mücadelede yan yana durarak direneceğimizi de hesaplıyor. Bunların hepsinin Caferağa Mahalle Evi’nde ‘çay’ımızla olacağını bizim gibi onlar da biliyor. Bu yüzden rahat durmadılar, zaten bizlere ve mahalleye ait olan binamızı almak istediler. Ama merak etme caaanım komşum, sen ne karar verirsen ver yanında olacağız. Bu evse bu ev, başka yer dersen başka evi güzelleştireceğiz, onun için mücadele edeceğiz. Emekle güzelleşen mahalle evimiz gibi zihnimiz güzel kalsın…
Omzumuz hep yanında olacak… BURADAYIZ diyoruz…
#SaraylaraKarsıMahalleEvi’miz olsun, özgür olsun…
Sevgi ve dayanışmayla…


Yeni sezon başladı; peki "Karşı Lig" nedir?

Yeni sezon başladı; peki "Karşı Lig" nedir?


"Kale yanında bekleyen yedek oyuncular içerdekilere taktik veriyor, karşı takımın oyuncularına takılıyorlar, neşeli bir oyun sürüp gidiyor..."

- A +


2014’te “Endüstriyel futbola, ırkçılığa ve milliyetçiliğe, cinsiyetçiliğe, her türlü nefret ve ayrımcılığa Karşı Lig” sloganıyla yola çıkan Karşı Lig’in 2017-18 sezonu, 15 Ekim Pazar günü oynanan maçlarla başladı.
Maçları Kalamış Gençlik Merkezi'nde oynanan Karşı Lig'de 16 takım mücadele ediyor. Yalnızca pazar günü maç yapılan ligde karşılaşmalar 15.00'te başlıyor.
Karşı Lig'de yeni ekiplerin en büyük sorunu kadın futbolcu bulabilmek. Zira 6'şardan oynanan karşılaşmalarda bir takım sahada en az 3; kadroda 6 kadın futbolcu bulundurmak zorunda.
Yaklaşık olarak 8 ay sürecek lig maratonunun ardından şampiyonu Mayıs'ta belli olacak olan Karşı Lig'in Forza Yeldeğirmeni ekibi, ligi şöyle tanıtıyor:

Karşı Lig: Futbol Başka Türlü Oynanabilir

Yine güz geldi, sonbahar mı kış mı yoksa ilkbahardan kalma bir gün bilmediğimiz mevsim garipliklerinin olduğu günlerde, gün batımı denize doğru pembe renkle batarken Karşı Lig başlar. Başlamadan önceki hazırlıklar yazın revahetini geride bırakarak hızlanıyor. Eski takımların bir kısmı devam ediyor, ayrılanlan takımların yerine yeni takımlar ekleniyor. Bir günde 8 maçın oynayacağı saha ayarlanıyor, manifesto revize ediliyor, ligin örgütlenmesi için forum yapılıyor, planlar oluşturuluyor, fikstür çekiliyor,  açılış konsepti belirlenmeye çalışılıyor.  Her takım eksikliklerini gidermekle meşgul. Yeni gülen yüzlerle kaynaşmalar oluyor.
Yeni takımların bir konsepti, logosu, forması ve birlikte oynayabilecekleri iklim doğuyor. Yeni takımların bazılarının en büyük sorunu kadın oyuncu bulmak. Zira sahada en az 3, kadroda 6 kadın olacak. Yoksa Karşı Lig’e girilmez, hep dert hep tasa gibi olması gereken yemek sonrası içilen şekerli kahve tadında…
Birileri “Bütün Renklerimizle Bir Aradayız” pankartı hazırlıyor. Birileri “Futbol Herkes İçindir” videosu çekiyor, birileri açılış teması olan “Futbolda Cinsiyetçiliğe Son” pankartını hazırlıyor. Malum futbol dünyası eril bir dünya ona dair birkaç kelam etmek gerekecek. Birileri, görünmez bir komite gibi, işler tıkırında yol alıyor ve her şey hazır, 8 maçta kimin kiminle oynayacağı da belli olduğuna göre çalsın başlama ıslığı.
Hava futbol oynamaya müsait, hava futbol oynayanları izleyip çekirdek çitlemeye, bira yudumlamaya fevkalade müsait. 15 Ekim saat 15.00’da Lig’in 5. sezonu başlıyor.
Ve ilk maç başlıyor. Fahrenayt 451 &  Ayaktakımı.  Ayaktakımı ligin yeni takımı, kadınlar ilk defa maça çıkacak biraz heyecanlılar, Fahrenayt 451 daha eski bir takım, deneyimli, yeni gelen dostlara güven vermeli, veriyor da.
Bu Lig’de oynanan maçlar diğer maçlara benzemiyor. Sert girmek yok, topa abanmak pek seyrek, uzaktan şut artık fazla tercih edilen bir şey değil, küfür yok, asabiyet yok, karşı takım gol attığında alkışlayan oyuncular var, oyuncu düştüğünde elini uzatıp kaldıran var, gol atamayınca feryat figan sesleri yok ve kahrolan insanlar namevcuttur. Kale yanında bekleyen yedek oyuncular içerdekilere taktik veriyor, karşı takımın oyuncularına takılıyorlar, neşeli bir oyun sürüp gidiyor.

Düşük tempo; paslı oyun!

Ligin bir iki maçı dışındaki maçların temposu düşük gibi. Paslı oyunlar tercih ediliyor. Daha düşük tempolu bir oyun daha fazla oyuncunun oyuna katılmasını sağlıyor, sakatlıklar yaşanmıyor, daha az kemik sesi duyuluyor, ambulans gelmiyor. Karşı Lig, futbol başka türlü oynanabilir demek isteniyor.
5. sezonda Lig’de gözlenen o ki geçen sene benimsenemeyen 3 kadın kuralı benimsenmiş, kadınlar sahada daha aktif ve oyun da kuruyorlar. 4 kadın oyuncu oynayan takımlar, buradayım diye hem vücut dili ile hem sesleriyle kadınlar çok daha güzeller.  
Erkek oyuncularda eski sezonlara göre bir değişim sezmek mümkün. Daha takım oyununa yatkın, pas veren, dandun dundan girmeyen, küfür unutulmuş ya da toplumsal baskı gizlenmesine neden olmuş. Neyse önümüzdeki maçlara bakalım hesabı…
Haftanın teması Futbolda Cinsiyetçiliğe Son olmasına rağmen Nuriye ve Semih için pankartlar var, 10 Ekim’de katledilenleri anan pankartlar hazırlanmış. Lig sözlerini söylemeye devam ediyor. Sarı karton üzerine şakacı tonda “ Pas vermeyene sarı kart” uyarısı ligde var edilmeye çalışılan anlayışa katkı niteliğinde. Ve beklendiği gibi akşamın pembeliğinde son maçlar gülen yüzlerle son buluyor.

"Karşı' kültürü yaymak önemli!"

Bu Lig başka bir lig;
Bu alanlar bizim ‘güvenli’ alanlarımız, yakalanacak her başarı, buralarda muhalefet cephesinin alanını genişletecek. Daha şimdiden lig dışında bazı takımlar toplumsal cinsiyet rollerine kafa atan söylemler üretiyorlar, gözlemliyoruz. Bir yol açılmış durumda. Karşı Lig açılan bu yola mütevazı bir katkı sundu. Ama asıl hedef her yerde her alanda ‘kendi’ liglerimizi kurmak, gülümseyen futbolla bir o kadar da manifestomuzda geçen “iddalı” lafları gerçekleştirebilmek adına önemli. Kendi alanlarımızı örmek adına önemli. Endüstriyel, ırkçı, paracı, cinsiyetçi, sömürücü ve türcü anlayışa karşı alternatif  ligler kurmak ve bu kültürü geliştirmek, yaymak bizler için önemli…
Top yuvarlanıp gediğini bulsun diye bir sezona daha heyecanla başladı Karşı Lig.
Forza Yeldeğirmeni
Not:  Karşı Lig Mayıs 1018’e kadar devam ediyor ve  16 takım top koşturuyor. Maçlar Pazar günleri saat 15.00’da Kalamış Gençlik Merkezinde oynanıyor.
Takımlar: A-Raf, Ayaktakımı, Başka Takım, Beleştepe, Bome Dersim, Cafer İdman Yurdu, Fahrenayt 451, Famsızlar, Forza Yeldeğirmeni, Karaköy İdman Yurdu, Karşı Radyo, Karşı Semt, Kuzgunguc Bostan Celtics, Spartakİstanbul, Selamsız Bandosu, Lazona, 
http://t24.com.tr/haber/yeni-sezon-basladi-peki-karsi-lig-nedir,469715

http://t24.com.tr/foto-haber/karsi-ligde-2017-18-sezonu-basladi,6764

Futbol estetik bir oyundur

#FootballPeople Eylem Haftası'nda bugün!
Karşı Lig'de oynayan FORZA Yeldeğirmeni'nden Kadim: "Futbol oyundur, her an müthiş güzel bir hareket yapabileceğimiz estetik bir oyundur!" ✌️🌈
#FutboldaCinsiyetçiliğeSon #FutbolHerkesİçindir
FARE network



Diren Alakır

Alakır Vadisi’nde kimseye zararı dokunmadan kendilerine yaşam alanı kuran ve vadideki diğer canlıların yaşam hakkını savunan Tuğba ve Birhan gözü para hırsıyla dönmüş şirketlerin hedefindeler. 
İçme suları kesiliyor, tehdit ediliyorlar, silahlı tacize uğruyorlar.
Alakır’daki canlar, doğa’nın her zerresi için sürdürdüğünüz mücadeleniz bizim de mücadelemizdir. 
Yalnız değilsiniz! 
#DirenAlakır


Futbolda Cinsiyetçiliğe Son

şimdi biz diyoruz ki #ŞiddetDilineHayır#FutboldaCinsiyetçiliğeSon#HerAlandaCinsiyetçiliğeHayır

sen kalkmış müftülük yasası bilmem ne!?
gel de delirme!
#MüftülükYasasınaİtirazımVar
 


5. Sezon Açılış Maçımız

"Futbolda Cinsiyetçiliğe Son!
#KarşıLig 5. sezon açılışında Kuzguncuk Bostan Celtics ile birlikteydik.



Pas vermezsen sarı kart!
Şiddet diline kırmızı kart'
Çok kartlı bir hafta oldu 
#ForzaYeldeğirmeni #AklınHükmüneSon
#FootballPeople 
#FutboldaCinsiyetçiliğeSon
#FutbolHerkesİçindir
#KarşıLig



Ne Demek KarşıFest’te Gelmiyorum!

Karşı Lig’in   bir sezonu daha   geride kaldı, Eril Kültür ve Şiddet’e pek çok gol attık, yeterli olmadığının farkındayız, daha çok top sü...