“Ahlâka dair
ne öğrendiysem futboldan öğrendim.
Çünkü top
hiçbir zaman beklediğim köşeden gelmedi. “
Albert Camus
Albert Camus
Aramızdan ayrılışının 11. yılında Hrant’ın
anısını yaşatmaya, mücadelesini devam ettirmeye çalışmanın önemini şu günlerde atılan
savaş çığlıklarını duyunca daha bir derinden kavrıyoruz. Karşı Lig olarak geçmişte de Hrant’ın anısına, mirasına sahip çıkmaya çalışmış, Kamp Armen
kampanyasına “Hrant’ın Top Koşturduğu Yerdeyiz” diyerek destek sunmuş, ve Lig maçlarında çeşitli şekillerde
mücadelesini devam
ettirmeye çalışmıştık. Bu yıl,
Hrant adına bir turnuva yapmaya karar verdik. 21 Ocak 2018 Pazar günü Kalamış’ta
Karşı Lig Hrant Dink Futbol Turnuvasını “Buradayız Ahparig” temasıyla organize
ediyoruz. Hem de Hrant’ın oynarken heyecan duyduğu, kendini kaybettiği
sahalarda. Nitekim o da bizim gibi topun
peşinden koşmuş bir futbolcuydu aynı zamanda. Belki de yeteneklerinin birçoğunu
bu oyun sayesinde edinmişti.
Hrant’ın futbolculuğuna dair kimi yazılar
yazıldı, kimi görseller paylaşıldı. Daha çok Ödemiş’e attığı gol konuşuldu. Hani
insan merak etmiyor değil. Hrant nasıl bir futbolcuydu, nasıl oynardı, takım
arkadaşlarıyla arası nasıldı, futbolu niye sevmişti, ne düşünürdü futbol
hakkında? Oynarken bir video görüntüsü olsaydı güzel olmaz mıydı? Bu soruları
uzatmak mümkün. Sorduğumuz soruların yanıtlarını bulmak da mümkün, birlikte futbol oynadığı
arkadaşları hayatta. Projeksiyonu Futbolcu Hrant alanı üzerine çevirecek
birileri olur umarız. Eğer böyle derli toplu bir çalışma yoksa bu yazıyla
küçük bir destek verelim. Başlama vuruşuyla başlatalım maçı…
Hrant’ın tutkulu ve fırtınalı yaşam yolculuğunda,
ulaşabildiğimiz verilerle, futbol öyküsünün izini sürmeye niyetlendik. Aşağıda
sayfa sayısı verdiğimiz alıntılar Tuba
Çandar’ın “Hrant” adlı çok
önemli çalışmasından aktarıldı.
Kumkapı Sokaklarına
Dadanırdık
Gedikpaşa Ermeni Protestan Kilisesi ve İncirdibi
İlkokulu’ndan arkadaşı Garabet Orunöz çocukluklarını
anlatırken pazar günü futbol oynadıklarını söylüyor.
“Şimdilerde çok küçük görünen bahçede yakartop, misket,
futbol, voleybol oynardık…Futbol oynayarak tükettiğimiz enerjimizi geri
kazanmak (kaymaklı, şekerli ekmek) için iyiydi.” (S.48)
Hrant’ın futbol ile buluşması Gedikpaşa, Kumkapı
sokaklarında, sahalarında, okul bahçesinde ve arsalarında olmuş diyebiliriz.
Atlantis Uygarlığı
Bu dönem aynı zaman Hrant ve arkadaşlarının
yazın Kamp Armen’i inşa etmek için Tuzla’ya
gittiği yıllar.
Hrant Dink o yılları şöyle ifade etmişti “Sekiz
yaşında gittim Tuzla’ya. Tam 20 yıl oraya emek verdim”
Kardeşi Hosrof ( Orhan) şunları söylüyor:
Kardeşi Hosrof ( Orhan) şunları söylüyor:
“Bahçede toplu halde sabah cimnastiği yapardık açık havada.
Top sahası yaptık. Tam bir kamp hayatımız vardı. Hem çalışma hem oyun.” (S. 59)
Başka bir arkadaşı Agop Kaldıllı:
“Top sahamızda vardı, takımlara ayrılır, oyunlar oynardık.
Salıncaklar da kurmuştuk bahçeye.” (S. 61)
Bezciyan’da Futbolcu
Ortaokul döneminde de futbol’a devam ettiği görülüyor.
Kitapta paylaşılan fotoğraflardan Hrant ve arkadaşlarının takım formalarına
kavuştuklarını görüyoruz.
Kardeşi Yervant
“ Futbol maçlarında takımın karizmatik oyuncusu
hep oydu.” diyor. (S.77)
Harut Özer “Bezciyan’a geldiğinde
top oynamaya başlamıştı, iyi futbol oynardı.” S 80
“Hrant futbolun yanı sıra, daha Bezciyan yıllarında çok
okumaya, bilinçlenmeye başlamıştı.”
(S82)
Ortaokul’da Fransızca öğretmeni Ayda Tanikyan şöyle bir değerlendirme
yapıyor. “Bezciyan - Feriköy okullararası futbol
karşışlaşmaları ve neşe dolup taşan yemek sefalarımız unutulur gibi değildi.” (s83)
Oyun Erdemli Bir
Varoluştur, Katılın
Kardeşi Hosrof
“ Abimin bir de futbolculuğu vardı. Bezciyan’dan yani Ortaokuldan
itibaren sıkı futbol oynardı. Zaraspor’a transfer olmuş, hatta transfer parası
yerine kumaş hediye etmişlerdi ona. Zaraspor, Kumkapı’da Ermenilerin uğradığı
amatör spor kulübüydü o zamanlar. Zaten amatör küme lisansı da vardı abimin.
Çerçeveletip asmıştı onu duvarına.
Sonra lisedeyken Taksimspor’da oynadı, sonra da Galatasaray
Gençler takımında. Solaçık mevkinde oynardı. Ama futbolla okulu birlikte
yürütemeyince kararını verdi ve bıraktı. Keşke bırakmasaydım, demedi hiç.” (S81)
Yine diğer kardeşi Yervart: “ Hrant birçok
takımda oynadı ama Taksimspor Klübü’nde Lisanslı oyuncu oldu. Galatasaray
Gençlerde oynadı. Bizim Kumkapı’da bir futbol simsarı vardı. Kadırga’da cinci
sahasında top oynayan çocukları izler, bunlardan iyilerini alır, büyük kulüplere
sokardı. Onun sayesinde girdi Galatasaray’a.
Anam Top oynamasına
çok kızıyordu, okulunu aksatacağını düşünüyordu. Öte yandan Hrant’ta okul
yüzünden çoğu zaman idmanlara geç kalıyordu. Bir gün yine böyle bir gecikme
olunca, bunları çalıştıran İngiliz hoca, Birch’tü galiba, ya okul ya futbol
demiş. O da Galatasaray’ı bıraktı, üzülmedi bıraktığına, çünkü futbolu keyif
için oynuyordu.” (S 81)
Anlatılanlardan Hrant’ın Zaraspor, Galatasaray
Gençler ve Taksimspor’da futbol oynadığını öğreniyoruz.
Ayşegül Sönmez’in Hrant ile Taksimspor’da futbol oynamış Bıdık
lakaplı arkadaşı Murat ile yapmış olduğu röportaj ışığında aşağıdaki bilgiler
düşüyor aklımıza.
“Taksimspor’da o forvetti yani santrafor. Kafa toplarına çok iyi
çıkardı. Frikiki çok kuvvetliydi... Maçlarda hırslanırdı. Mücadeleyi severdi.
Sert mizaçlı görünürdü ama öyle değildi. Çok iyi kalpliydi.
Futbol tekniği çok güçlüydü Fırat’ın... Ödemiş’te bir maçta fena kaybetmiştik. Üstelik bize dayak atmışlar. Teknik direktör Garbis abinin kafasına taş atıp onu hastanelik etmişlerdi. Fırat o maçta sakattı oynayamadı. Ama rövanşa bilendi. Bizde öyle denir. Vefa stadındaydık. İkinci devre. 89. dakikaya kadar 1-0 yeniktik. 89. dakikada Hrant’tan orta geldi. Aras’tan gelen pası ona ben vermiştim. Aut oldu sandık. Top içeri girdi. 1-1 oldu. Fakat Hrant Abi, golü atınca eski maçın da kötü psikolojisiyle coştu. Sahada tur attı. Kırmızı kart gördü. Maçtan atıldı. O maçı hiç unutmam.”
Futbol tekniği çok güçlüydü Fırat’ın... Ödemiş’te bir maçta fena kaybetmiştik. Üstelik bize dayak atmışlar. Teknik direktör Garbis abinin kafasına taş atıp onu hastanelik etmişlerdi. Fırat o maçta sakattı oynayamadı. Ama rövanşa bilendi. Bizde öyle denir. Vefa stadındaydık. İkinci devre. 89. dakikaya kadar 1-0 yeniktik. 89. dakikada Hrant’tan orta geldi. Aras’tan gelen pası ona ben vermiştim. Aut oldu sandık. Top içeri girdi. 1-1 oldu. Fakat Hrant Abi, golü atınca eski maçın da kötü psikolojisiyle coştu. Sahada tur attı. Kırmızı kart gördü. Maçtan atıldı. O maçı hiç unutmam.”
Murat, “ İdmanların onun sayesinde çok eğlenceli geçtiğini” söylüyor. “Yedikule
sahasında hafta iki gün onun ince esprilerine çok güldüğünü” ekliyor.
Hrant Dink, 1982-83 sezonunda Taksimspor forması giyiyor. Lisans
numarası “337569” olan Hrant’ın ismi ise
Fırat olarak yazılı. Dink’in orta sahada oynadığını söyleyen Taksimspor Teknik
Direktörü Garo Hamamcıoğlu. "O zaman 3. Lig’deydik.
Benim de futboldaki son yıllarımdı. Taksim’e geri dönmüştüm. O sezon Ödemişspor
ile tansiyonu yüksek bir maç yapmıştık. 1-0 yenik durumdaydık. Maçı Hrant’ın
attığı golle 1-1 berabere bitirdik. Hrant bize gelmeden önce sadece okul
takımında oynamıştı. İlk lisansını bizde çıkardı" diyor.
Hamamcıoğlu,
"İyi bir futbolcuydu" dediği Hrant Dink’in daha sonra futboldan
koptuğunu ama hafta sonları "ada"da halı saha maçlarından eksik
kalmadığını ve gazetecilik döneminde
Taksimspor’u yakından takip ettiğini de belirtiyor.
Üç Karışlık Kalede Penaltı
Agos’u
çıkarmaya başladıklarında Anna
Turay gazete binasında “Ümit
Kıvanç’la top oynuyorlardı bağıra çağıra”
diye ekliyor (S 343)
Agos’un ilk zamanlarının anlatırken Hrant bir yazıya şunları not düşmüş “ … Ümit, Cengiz ve Yeto’yla, gazetenin antreman
sayfalarından yuvarladığımız kağıt bir topla, üç karışlık kalede penaltı atışı
yapıyorduk” (S 343)
Hrant hakkında konuşan kardeşleri ve arkadaşları
onun ortasaha ve forvet hattında oynadığını söylüyorlar. Forvet hattında sol
açık ve santrafor pozisyonlarında oynamış. Hayat hikayesine baktığımızda
sahanın her yerinde oynayabilen inatçı ve mücadeleci bir emekçi ile karşı
karşıya olduğumuzu söyleyebiliriz.
Bom MorLey