13 Mart 2018 Salı

Millerntor’un Işıkları Altında…


                                                                                                                                              Banksy

Birçok renkleriyle bir arada kalmayı başaran ve devam ettirilen Punk kültürü ile Futbol, Siyaset, Uluslararası beraberlik ve Arkadaşlık FC ST Pauli’yi özel kılan şeyler!

Nick Davidson’ın İthaki Yayınları’ndan çıkan “Korsanlar, Punklar ve Siyaset; FC. St. Pauli: Radikal Bir Futbol Kulübüne Aşık Olmak’’ kitabı futbolu merkeze alarak ırkçılığı, ayrımcılığı, tribün kültürünü, cinsiyetçiliği, siyaseti ve sokakları anlatıyor. Watford taraftarı olan Nick Davidson’ın son yıllarda İngiltere’de futbolun had safhada endüstrileşmesiyle birlikte FC St. Pauli takımına nasıl ilgi duyduğunu maçlara giderek tezahüratlara, rengarenk pankartlara, meşalelere, stadyum atmosferine ve deplasman anılarına kadar her şeyi taraftar gözüyle aktarıyor. Futbolun sadece futbol olmadığını göstererek. İçerikte verilen dipnotlar ve kaynakçalar St. Pauli ve taraftarı hakkında birçok bilgi edinmemizi sağlıyor. Yazarımızı kitabı yazamaya “çeken’’ şey  St. Pauli’nin siyasi duruşu, sosyal aktivizmi ve inançları. Kitaba başlamasının esas sebepleride bunlar. Ayrıca  Miletorn’da futbol kültüründe üstü kapalı şekilde yürütülen ve günümüz toplumlarının geneline hakim olan Irkçı, Cinsiyetçi ve Homofobik faaliyetlerin asla kabul görmediğine olan inancı.

Pauli, taraftar  ortamını daha çeşitli, canlı ve güçlü tutarak faşizme ve diğer bütün ayrımcılık unsurlarına karşı duruşu gözetiyor. Taraftarlar demokratik değerleri yitirmeden modern futbol sektörünün tüketimci politikasına karşı bir direniş gösteriyor. Günümüzde buna benzer pek bir oluşum olamadığını söyleyebiliriz. Yazar Türkiye’de St. Pauli’nın yaptıklarını ve sahip olduğu değerleri özümsemeye çalışan yenilikçi taraftar gruplarına da değiniyor. Beşiktaş taraftar gruplarının bu tür düşüncelere daha yakın olduğundan bahseder. Ayrıca Fenerbahçe’de: Vamosbien, Taşra, Unifeb... Gençlerbirliğin’de: Karakızıl… Galatasaray’da: Tek Yumruk… Gümüşlük  Spor ve Amed Spor taraftarı gibi farklı grupları da bu eylemlere yakın görüyor. (Kitap yazarın 2013’de ki izlenimlerini belirtiyor…)

Hepimiz Deniz Naki’yiz

St. Pauli’nin en sevdiği evlatlık çocuğu olarak tanımladığı Deniz Naki’den onun Türkiye’de siyasi sebeplerle gördüğü baskıdan ve Amed Spor’dan da epey bahsediyor. Kitabın Türkçe baskısına yazdığı önsözde; St. Pauli taraftarları en sevdikleri oğullarının etnik kökeni veya inançları sebebiyle zulüm görmemesini umuyorlar. Bütün risklere rağmen, Deniz Naki de St. Pauli taraftarları gibi inandığı şeyler için ayakta durmaya çalışıyor. St. Pauli sokaklarındaki duvarlarda görebileceğiniz Almanca çıkartmalarda yazdığı gibi: ‘Hepimiz Deniz Naki’yiz!’

Bir Takımdan Daha Fazlası

Yazar, kitabı keşfedenler için “ciğerlere temiz havayı çekmek gibidir!’’ diye tanımlıyor. Travesti kulüp başkanlarının hikayeleri, serseriler, anarşistler ve çoğunlukla sol görüşlü taraftarlar ve takımın bulunduğu bölge insanları kulübe bağlayan unsurlar. Nick, kitabın ilk adını “Korsanlar, Serseriler ve Fahişeler’’ olarak düşünür. Bu isimin altında yatan fikir ise medyada dikkat çekmek, spor kitapları raflarında göze çarpmak ve fazla satış yaparak takıma destek sağlamaktır. Fakat bunun ötesinde kitabın ismi İngiliz ve Alman basımında kulüp hakkında yazılan yazıların içeriğine dikkat çekmek ve kulübe çizilen imajı değiştirmek istiyor. Kulübü  genellikle meşhur Reeperbahn caddesinin fuhuş hayatıyla özdeşleştirilecek olsalar da, Nick Davidson nihayetinde siyasetin kulüp ve taraftar kimliğinin inşasında çok daha önemli rol oynadığını söyler.

 St. Pauli, Hamburg şehrinin surları dışında Araf’ta kalan bölgede yer alıyor. Hem kulüp hem de bölge Fuhuş, Punklar ve Siyasetten dolayı "ötekileşmiş’’ olma özelliğini paylaşıyor. Bölge, futbol ve yaşam kültürü olarak Hamburg’un ekonomik ve burjuva hayatının gölgesinden hiçbir zaman kurtulamamış. Ama taraftarları, direnişleri ve inançlarıyla birçok kez ayağa kalkmasını bilen bir takım olduğunu bizlere ispat etmiş. 2003 yılında taraftarlarının desteği ile iflasın eşiğinden dönen bir futbol kulübü! Görüldüğü gibi St. Pauli bir takımdan daha fazlası…

Hoşgeldiniz Mülteciler

Pauli tribünlerinde hiçbir futbol maçında şahit olamayacağınız farklı pankartlarla selamlıyor bizleri!  Taraftarın mizah anlayışı, yapılan siyasi şakalar, Irkçılık, Cinsiyetçilik, Homofobi karşıtlığını vurgulayan pankartlar görürsünüz. St. Pauli taraftarı maç çıkışlarında ki kitlesel eylemleri ile ünlüdür. 2013 yılın da FC. Lampeduse ile yapılan özel maçtan sonra Akdeniz’in öbür ucundan savaştan, baskıdan kaçarak geçmeye çalışan 300 kişilik mülteci grubuna dikkat çekmek için eylem yapıldı. Daha sonra mülteciler için birçok proje gerçekleştiriliyor. FC Lampedusa kulübü futbol tutkusunu devam ettirmek isteyen mülteciler için kurulmuştur. Evrak ve bir takım belge işleri istemeyen bir kulüptür. FC St. Pauli, FC Lampedusa takımını daha sonra bünyesine katmıştır. Ardından Eylül 2015 tarihinde B. Dortmund ile hazırlık maçı düzenlendi ve gelirlerin tümü mültecilere bağışlandı. Sahaya iki takım “Hoşgeldiniz Mülteciler’’ pankartı ile çıktı.

Sınırsızlığın Ütopyası


1980’lerin ortalarında kafatası ve çapraz kemik baskılı bayrağı “Totenkopf’’ Punkların, Anarşistlerin ve Otonomların esin kaynağı olarak bayrağın korsan kökenine dayanmasını belirtirler:  Kendileri tarih boyunca, devlet yöneticilerine karşı gelmiş hukukun geçerli olmadığı denizlerde yaşayan korsanların modern dünyadaki görüşlerine bağlıyorlar. Bu kulüp taraftarının yaptığı Hafenstraße işgal evleri, sınırların varlığını reddetmeye ve komünal hayatı canlandırmaya dayalı “alternatif hayat projesinin’’ yapılan eylemleri korsan ütopyasıyla bağdaştırıyorlar! 

Geçit Yok!

FC St. Pauli ve Almanya futbolu Hitler döneminde birçok baskıya maruz kalır. Almanya’da Naziler ciddi bir örgütlenme içerisindeler. Nazi grupları buldukları her alana sızmaya çalıştıklarını görüyoruz. Tribünler de buna dahil. Tribünler arasında Nazilere karşı pankartlar, kampanyalar da oluyor. Fakat Nazilerin alman hayatının her noktasını ele geçirmek için yürüttükleri “Gleichshaltung’’ aynı düzene sokma politikası Hitlerin yükselişi ile Almanya’da futbol kültürünü başka bir noktaya çekiyor. Naziler, sokaklarda artan şiddet, Şubat 33 parlamentoya saldırı ve birçok durumdan faydalanan Hitler, anayasayı geçersiz kılmış sivil halkları çiğneyerek birçok sosyalisti tutuklatmıştı.. Mart 33’te seçimlerde yeterli oya sahip olamadığı için koalisyon kurmak zorunda kalmış ama Hitler ordunun kontrolünü ele geçirerek partisinin yükselişini devam ettirmiş. Bölgede ki halkı şiddet yoluyla korkutmaya başlamış parlamentoda ki vekilleri tutuklamaya kadar gitmişti. Haziran 1933’te Futbol kulüplerine Yahudi oyuncuları takımlarında oynatmamaları için birçok kulübe baskı yapmıştır. Ve oyuncular takımlardan çıkartılmışlar. Günümüzde benzer hikayeleri çok iyi biliyor ve yaşıyoruz…

Futbol’un Ruhunu Öldüremezsiniz

Kapitalizmin, zaman ve mekan üzerindeki tahakkümünün futbolda ki yansımalarına Nick Davidson kitapta  çoğu kez değiniyor! Futbolun dünya çapındaki serüveni ve İngiliz futbolunun 1980’lerde ki değişimini önümüze seriyor! 1992’de Premier Ligin kurulmasının ardından televizyon yayın hakları alabilmek için dökülen paralar, dünya futbolunun isimlerini İngiltere’ye çeker ve hikaye değişmeye başlar! Maaşlar ve ücretler giderek artıyor başlama saatleri yayıncı kuruluşun insafına bırakılıyor. Futbolun ruhu en çok para veren alıcıya satılıyor oyunun kalbi ve ruhu zarar görüyordu. Futbol kendisini satmış, oyun tamamıyla sıhhileştirilmiş, ticarileşmiş ve meta haline dönmüş. 90’lara kadar İngiliz futbolunun esas takipçisi olan İşçi sınıfı oyundan giderek uzaklaşmaya başlamış. İşçiler ve halkın birçok kesimi için mekansız bıraktırılan “futbol’’ kendine yeni mekânlarını üretmeye başlamış. Bu dönüşüm kentlerde işçi sınıfının, artık bu yeni mekânlarda oynanan futbolun izleyicisi başka bir yönüyle de tüketicisi konumuna getirdi.



Ne Demek KarşıFest’te Gelmiyorum!

Karşı Lig’in   bir sezonu daha   geride kaldı, Eril Kültür ve Şiddet’e pek çok gol attık, yeterli olmadığının farkındayız, daha çok top sü...