Geçen hafta,
salı sabahından itibaren pek güzel başladı, ruhumuzun bulutları aydınlandı.
Hafta başında Toprak doğdu, onun mucizesiydi bu, her şeye güzel yerinden
baktık. Küçük küçük şımarıklıklar yaptık. Bu arada antrenmanı unuttuk.
Karşı Lig 7.
haftasındaki maçımızı Dersim’in haylaz çocukları Bome Dersim takımı ile
oynadık. 5. Sezon başlamadan hazırlık maçı yapmıştık. O maç da tatlı geçmiş,
kazanma kaybetme hesabından uzak, herkesin oyuna katılabileceği ve herkesin
ayağının topa değmesi şeklinde bir performans sergilemiştik.Maç biter bitmez,
sonrasında sohbet eder, birlikte vakit geçiririz diye beklerken, arkadaşlar
topuklamışlardı. Bir tatlı huzursuzlukla hunilerimizle bizbize kalakalmıştık
Kalamış’ta…
Bu defa işi
sağlama almak istiyorduk. Hafta içi Eş Kaptanlarımız bağlantı kurup, Pazar günü
maçtan bir buçuk saat önce buluşup, kaynaşalım önerisinde bulundular.
Mahalleden, Lig vesilesi ile tanıdığımız, kapı komşumuzdu bir kısmı.
İki takımın
da imgesi delilikti. Akıllı olanın her şeyi batırdığı bir dünyada bu anlayışı
sorgulamaya dönüktü çabamız. Bome Dersim takımı, Dersimin ünlü delilerinden Seyuşen, namı diğer
Hüseyin Tatar’ı logosuna nakşetmişti. Şeyuşen adına kitaplar, makaleler yazıldı,
belgesel yapıldı, heykeli dikildi. O toplumda dışlanmayan deliler delisi
biriydi. Rivayet olunur ki deliliği Dersim katliamına dayanır. Bome Dersim, gıcır gıcır yeni formalarıyla
gelmişlerdi.
Biz ise kendimizi defalarca anlattık. Bunu huniylen
anlattık, bunu morlan anlattık, bunu toplan anlattık, okuyun azıcık J
Hava
sıcacık, atmosfer top sürmeye müsait, maça bir saat kala buluştuk. Konuşmaya yeltendik
ama muhabbet dönmedi, dil açılmadı, düşünce kendisini ifade edecek yol
bulamadı. N’apalım kasmayalım dedik, maç sonrası Lig’in kararlarından olan her
iki takımın durum değerlendirmesine kalsın, hem yorulunca bakarsın dil
genişler…
Tahir Elçi
fotoğraflı pankartımızda “Bitmedi bu
kavga, hep sürecek. Yaşasın Halkların Eşitliği” yazıyordu. Maç başlamadan önce
pankarta arkasında iki takım birlikte hep beraber fotoğraf çektirdik.
Maça
başladık. Her iki takımda 4 erkek 3 kadın başladı. Maçın belli bir yerinden
sonra 4 kadın 3 erkeğe döndü oyun. Belli bir yerden sonra 6 kadın 1 erkek
oynayarak maçı sonlandırdık.
Kadın
oyuncular daha fazla topla oynama, oyun kurma, oyunun kaderini ellerine alma şansı
yakaladılar. Sahada sadece kadınlar olduğu zaman, içeride kadınlar bir bütündü, o top
hep birlikte taşınıyordu, gol atma, karşı taraftan bir kez daha
üstün olma gayreti değil, herkes hep birlikte oyun kurma çabasındaydı. Herkes
aynı amaçla, ortaklaşa koşuyordu duygusu harikaydı.
Oynarken güldüren,
güldürürken düşündüren, enerjimiz bir türlü yere düşmeyen top misali
havalardaydı. O pozisyonu Facebook sayfamıza yükledik.
Küfürsüz,
sakatsız, sarılmacalı, şakalı, takılmacalı, kasıntısız bir maç oldu.
Maç
arasında Bome Dersim’in hazırladığı pankartı açtık. #birkisidahaeksildik, ASİYE AYKAN yazan pankartın arkasına sadece
her iki takımın kadınları geçti. Asiye Aykan, Üsküdar’ın göbeğinde 27 Kasım’da
bir erkek tarafından öldürüldü. Her iki pankart hüzün veriyordu. Bir Tahir bir
Asiye, unutulmayacaksınız…
Maç
sonrasında hafta başında aramıza katılan, eskiden eve giderken pencereye
tıklattığımız, kapının önünde içeriye ıslık çaldığımız, istediğimiz gibi zile
bastığımız günleri geride bırakan, “ben geldim ayağınızı denk alın” diyen,
alanımızı daraltan, sevincimizi arttıran Toprak için Bome Dersim takımı pankart
hazırlamıştı, onu birlikte açtık. Bir Dersim inceliği. “Hoşgeldin Toprak Bebek, Ma Karşı Lig’e de Bekleriz Ha” Hep
birlikte iyi ki doğdun Toprak dedik, dediler. Herkes, yaw bu Ma ve Ha herheldeespiridir
diye geçirdi içinden.
Maç sonunda
iki takımdan vakti uygun olan oyuncular bir araya geldi. Durum değerlendirmesi
yaptık. Maça dair sertlik, hırs, sakatlık, pas vermeme gibi konularda şikayet
yoktu. Herkes memnun gibiydi, konuşmalar bu yöndeydi.
Takımımızdan Tolga arkadaşımız maçta birkaç sayı öne geçtikten sonra
kadın oyuncularımızın sahada fazlalaşması "aradaki fark çok, rahat rahat
oynayabiliriz" düşüncesi ile yapıldıysa bunun hem kadınları hem de karşı
takımı küçümsemek olduğunu, yani oyun ‘kıran kırana’ geçseydi böyle bir
değişiklik yapılır mıydı? diyerek bu durumdan rahatsız olduğunu “nitekim
soyunma odasında ‘karşı takımdan’ bir arkadaş da “aslında biz maçı
çevirebilirdik ama siz öyle oynayınca biz de erkekleri sahadan çektik, bu
yüzden maçı çeviremedik, yenildik” mealinden bir sitemde bulundu. Aslında aynı
yanlışa onlar da düştü.” şeklinde bir değerlendirme yaptı ve sohbet koyulaşmaya
başladı.
Şule: Oyunun birlikte kurulan bir güzelleme olduğunu
düşünüyorum. ‘Rakiple’ aranda fark
açarsan karşı tarafta eğlenme anlayışı düşüyor, sen de eğlenemiyorsun. Bu yüzden kadın sayısını 3 farktan sonra
hemen arttırdık, sahada kadın sayısı fazla oldukça, kadınların oyun kurmasının
arttığını sadece önüne verilen topa vuran değil, top dağıtan da olması bizi heyecanlandırıyor.
Böylece oyun dengede duruyor.
Merve: Kadın oyuncu sayısının artması demek, maç esnasında
kadın kadına iletişimi güçlendirmek demek. Evet, daha zayıfız futbolda çünkü
deneyimsiziz. Evet, oyun kurmayı bilmiyoruz çünkü henüz yeniyiz, takım oyununa
dair deneyimlerimiz yeni birikiyor. Bu nedenledir ki kadınlar olarak maç
esnasında birlikte oynayacağımız her anın, her alanın değerlendirilmesi
gerektiğine olan bir inancım var. Bu durum karşı takımı veya kadınları güçsüz, zayıf
görmek anlamına mı gelir?
Bome Dersim’le olan mikkemmel maçımıza da 3 kadın
oyuncu olarak çıktık. Yeldeğirmeni Delileri ve Dersimin Delileri arasında skor
farkı oluştu ve kendiliğinden gelişen bir durumla maç esnasında oynayan kadın
sayımız 6 oluverdi. Maç çok güzeldi. Forzadaki her kadın oyuncu gerçekten
oynayabilmişti. Oyun kurabilmişti. Güzel oynamadığı için gelmek istemeyen
kadınların zihnindeki zincirler kırılmıştı. Bome Dersim’in tutumu da çok
olumluydu. İşte bence bunu görmek her şeye değerdi.
Kadim: “Her maçın bağlamı, ortamı bir birinden
farklı. Bugün çıkacağımız maçın keyifli geçeceğini bildiğimiz için takıma yeni
katılan ya da maçlara girmekte çekinen kadın arkadaşlarımızın da oyuna
katılmasını teşvik ettik. Güzel de oldu. Elbette ki amacımız puan falan değil,
hem takım olarak hem de sahaya çıkan karşı takım oyuncularının tümü olarak
güzel futbol oynamaktı amacımız.”
Daha
fazla bir araya gelmenin ve ortak bir şeyler yapmanın yolları konuşulmaya
başlandı. Bome Dersim takımı birlikte sosyal proje olarak Dersim’de bir okulun
öğrencileri ile tanışma ve dayanışma önerisi yaptı. Somutlayıp girişimlerde
bulunmak konusunda anlaştık. Muhabbet bir ara yazın Dersim’de tarım alanında birlikte
çalışalım noktasına kadar gitti. Deli deliyi görünce projelerini büyütürmüş. Ama
önce öğrenciler ile tanışmaya, dayanışmaya, sonra o da olur ya, olur olur o iş J
Buluşmada
birlikte antrenman yapma kararı çıktı. Perşembe akşamı birlikte antrenman yapıp
çay içeceğiz. Belçika birası değil.
Sonra takım
olarak sahanın diğer tarafında oynanan maçları izlemeye gittik. Fenerbahçe maçı
olduğu için saha kenarında eğlenen, bağıran, slogan atan bir grup vardı. İki
hafta önce yaşanan kötü deneyimi de aklımızda tutarak Lig’in son maçının
bitmesine kadar bekledik. Işıkları kapatarak Kadıköy’e doğru yol aldık.
Güzel
başlayan bir hafta güzel sonlandı.
ForzaYeldeğirmeni,
toprak kokulu bir hafta diler, hepinizi delice öper J
Not: Şeyuşen
hakkında bir link